Hayat | Konular | Kitaplık | İcatlar | İletişim

Bir Zamanlar Ay Sıcaktı ve Gece Yoktu

Bir Zamanlar Ay Sıcaktı ve Gece Yoktu


Güneş sistemi için basitçe "bir yıldız, dokuz gezegen, gezegen uyduları, asteroid ve kuyruklu yıldızlar"dan oluşuyor şeklinde bir tarif getirsek de, bu, cisimlerin yörüngeleriyle alâkalıdır.
Boyutlar konusunda ise, karşımıza daha enteresan bir tablo çıkar. Gezegenleri büyüklük bakımından iki gruba ayırabiliriz: Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ün oluşturduğu ilk gruptaki gezegenler; Dünya'nın da içinde bulunduğu diğer gruptaki gezegenlerden yüzlerce kat daha büyük soğuk gaz toplarıdır. Bunlarda, bildiğimiz mânâda sert bir yüzeyden, bol miktarda metalik elementten, dolayısıyla taş ve topraktan bahsedemeyiz. Bizim grupta ise, Dünya diğerlerine göre en büyük gezegendir. Ay'ın yarıçapı ve çevresi Dünya'nınkinden yalnızca dört defa küçüktür ve gruptaki bütün gezegenlerden (Merkür, Venüs, Mars ve Pluton) daha büyüktür. Eğer bir adımımız Dünya'nın yarıçapı kadar olsaydı, Ay'a altmış adımda ulaşabilirdik. Güneş'e varmak için gereken yirmi bin adımı düşününce, Ay'ın hemen yanıbaşımızda olduğunu söyleyebiliriz. Bir başka dikkat çekici husus, Ay'ın Dünya'dan bakıldığında görünen açısal büyüklüğünün Güneş'inkiyle aynı olduğudur. Bu durum, Güneş tutulması esnasında müşahade edilir, yanı Ay'ı Güneş ile Dünya'nın arasına koyduğumuzda, haliyle Güneş'in önünü tam olarak kapatır.

Ay'ın yüzeyi Dünya'da görmediğimiz kadar küçüklü büyüklü birçok kraterle kaplıdır. Ay'da atmosfer olmamasından kaynaklanan, Dünya'dakine göre muhtemelen daha fazla sayıda asteroid, meteorit ve kuyruklu yıldızın çarpmasıyla meydana gelmiş bu kraterler -Ay yüzeyindeki izleri silebilecek, iç menşe'li jeolojik aktivite (bazalt lâvları gibi), su ve rüzgâr erozyonu olmadığından- silinmemiş, korunmuştur. Ay bu hususiyetiyle, üzerindeki değişiklikleri milyarlarca yıl boyunca saklar. Bu kraterlerin dışında Ay'ın yüzeyi, okyanus benzeri geniş alanlarla kaplıdır ki, geçmişte bu alanların gerçekten suyla kaplı olduğu zannediliyordu. Gerçekten de Ay'ın yüzeyi bir şeyle kaplıydı ama, bu su değil, lâvdı. Ay'ın jeolojik yapısından ve getirilen örneklerin analizinden, uydumuzun geçmişinde önemli bir magmatik (bilhassa bazaltik) aktivitenin sözkonusu olduğu tahmin ediliyor.

Dünya'dan Ay'a nereden ve ne zaman bakılırsa bakılsın daima aynı tarafı görülür. Bunun sebebi, Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönme hızıyla Ay'ın Dünya etrafındaki dönme hızının aynı olması, bir başka deyişle, Ay'ın kendi ekseni etrafında dönmemesi, yani sadece Dünya'nın etrafında dönmesidir ("uydu" ismiyle isimlendirilme sebebi). Eğer uzaya çıkılmasaydı, Ay'ın diğer yüzünü görmek mümkün olmayacaktı. Aslında çok uzak geçmişte, Ay Dünya'ya daha yakındı ve o da kendi ekseni etrafında dönüyordu. Fakat Dünya'nın çekim etkisinden dolayı bu dönüşü durmuştu. İşte o zamandan beri Ay kendi ekseni etrafında dönmüyor. Fakat Ay daha sonra yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayınca, bunun için gereken açısal momenti tamamen Dünya'nın dönüşünden çaldığı için, Dünya'nın dönüşünü birkaç milyar yıldan beri yavaşlatmaya başlamıştır. Hâlen Dünya'dan her yıl dört santimetre uzaklaşan Ay, bir Dünya gününün de, her yıl yaklaşık onbinde bir oranında uzamasına yol açmaktadır. Bütün bunlar jeolojik geçmişte günlerin daha kısa olduğunu göstermektedir.

Ay'ın yakın zamanda gördüğümüz diğer yüzü, sürekli bize bakan tarafı gibi değildir. En büyük fark, bize dönük yüzündeki gibi çok geniş karanlık alanların olmaması, buna karşılık, çok daha fazla kraterin bulunmasıdır. Bunun sebebi henüz bilinmemektedir.

Dünyanın aldığı enerji Yüzey sıcaklıkları Güneş'inkinden çok daha fazla olan birçok yıldız bulunsa da, diğer bütün gökcisimlerinin açısal büyüklükleri Güneş ve Ay'ınkine göre çok küçük olduğundan, bu ikisi dışındaki bütün gök cisimlerinden gelen enerji ihmâl edilebilir. Ay ile Güneş'i karşılaştırırsak, açısal büyüklükleri eşit olduğundan, bu cisimlerden gelen enerji, bunların sıcaklıkları oranının dördüncü kuvvetiyle orantılı olacaktır. Günümüzde Güneş'in yüzey sıcaklığı yaklaşık 5.500 0C, Ay'ın yüzey sıcaklığı ortalaması ise, -20 0C olduğundan, denebilir ki, Güneş'in Dünya'ya gönderdiği enerji, Ay'ınkinin iki yüz elli bin katıdır (fizikî sıcaklık birimi olan Kelvin cinsinden). Tabiî ki, burada bahsedilen, cisimlerin kendi yaptıkları ışımadan bize gelen enerjileridir. Biliyoruz ki, Ay'ın bir ayna gibi Güneş'ten gelen ışımayı yansıtmasından dolayı bize gönderdiği enerji, kendisine ait ışıma kaynaklı enerjiden çok daha fazladır.

Geçmişte bir gün
Şimdi, çok uzak bir geçmişte Dünya'ya gelen enerjiyi hesaplayalım. Ay o zamanlar tamamen bazaltik bir magma deniziyle kaplı (sıcaklığı 1.700 0C olarak düşünelim) ve Dünya'ya, bugünkü uzaklığının yüzde onu kadar bir mesafede (açısal büyüklüğü de şimdiki hâlinin on katı kadar), bu durumda, Güneş'ten gelen enerjinin Ay'dan gelen enerjiye oranı, bugünkünden daha az. Güneş'in neşrettiği ışımanın da, bugünküne göre % 15 daha az olduğu hesaba katılırsa, o dönemde Dünya'nın aldığı enerjinin büyük kısmının Güneş'ten değil, Ay'dan geldiği rahatlıkla söylenebilir.

Böyle bir geçmişte, bir dünya gününün nasıl olabileceğini tasavvur etmeye çalışalım. Ay'ın ışımasının büyük kısmı kızıl ağırlıklı idi. Ay bize on kat daha yakın olduğundan, bugünkünden on kat daha büyük gözüküyordu ve Dünya'nın etrafında bu hâliyle dolanıyordu. Dünya o dönemde, daha önce de belirtildiği gibi çok daha hızlı döndüğünden, Güneş'in gökyüzünde görünme periyodu çok daha kısa, ve tabiî ki sık aralıklı oluyordu. Böyle bir günde, bildiğimiz mânâda bir gece sözkonusu değildi. Aydınlığa oranla çok kısa süreli hafif karanlıklar birbirini takip ediyordu.

Günümüzde mevsimler, Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönme ekseninin Güneş etrafında dönerken çizdiği yörünge düzlemiyle yaptığı açının dik olmamasından, yörünge düzlemine dik eksen ile 23,50 bir açı yapmasından kaynaklanır. Bu açıdan dolayı, yılın belli bölümünde Güneş'i gökyüzünde daha tepede, ışığı dik gelecek şekilde ve daha uzun süreli olarak gördüğümüzden, yılın kalan bölümüne göre günler daha uzun ve daha sıcak olur. Bu sıcak zaman dilimine "yaz", tersi durumundaki dilime de "kış" deriz. Bir yazdan bir sonraki yaza, Dünya, Güneş'in etrafında bir tur yapar. Bu, geçmişteki durumda kolaylıkla fark edilir değildi. Çünkü, Dünya üzerinde gün içindeki sıcaklık farkı, daha ziyade Ay'ın yaptığı açı ve uzaklığa bağlı idi. Bu durumda, günümüzdeki gibi yaz-kış periyodundan yola çıkarak, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü ve yıl kavramının ne olduğunu anlamak mümkün olmayabilirdi. Böyle bir dünya günü yaşanırken, "yıl" kavramı, bulunulan bölgedeki sıcaklık dalgalanmalarının hassas istatistiğiyle veya nispeten karanlık anlarda yıldızların konumlarının açısal ölçümüyle anlaşılabilirdi. Günümüzde anlaşılması daha kolay olan mevcut Güneş Sistemi'nde bile, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü, gökcisimlerinin hassas bir şekilde gözlenmeye başlanmasından ancak binlerce yıl sonra anladığımızı düşünecek olursak, yukarıda tarif etmeye çalıştığımız geçmişteki kompleks Güneş Sistemi'nde yıl kavramını anlamanın ve yılların hesabını yapmanın hiç de kolay olmayacağı açıktır.

Daha güzeli var mı?
Uzay-zamanın dışında olup, Dünya-Ay Sistemi'nin geçmişi ve geleceği biliniyor olsaydı, ve bu, uzun bir zaman diliminde yaşamış en bedevisinden, en büyük âlimine kadar bütün insanlığa bir cümleyle anlatılmak istenseydi, şu ifadeden daha beliğ bir şekilde anlatılabilir miydi acaba: "Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin âyetini silip yerine gündüzün âyetini aydınlatıcı yaptık. İşte biz, her şeyi açık açık anlattık." (İsra, 17/12).

Halil NALBANT


Kategoriler

- bilim - teknoloji - insan - icat - uzay - dünya - güneş - fizik - bitki - bilgisayar - internet - yaratılış - bilim adamı - nasa - ay - atmosfer - su - iletişim - evren - gezegen - kanser - enerji - Işık - gen - kara delik - CERN - Yüzyılın deneyi - mucit - Nobel Fizik ödülleri - atom - beyin - deney - tarih - Ana Britannica - DNA - astronomi - oksijen - biyoloji - matematik - İcatlar - elektrik - zaman - telefon - genetik - yildiz - göz - virüs - bakteri - teori - cep telefonu

MollaCami.Com