Hayat | Konular | Kitaplık | İcatlar | İletişim

Ses Nakil Memuru Olarak Hava Unsuru

* Gök cisimlerin çarpışması veya patlaması neticesinde ortaya çıkan büyük ses dalgalarının atmosfere iletilmesi nasıl engellenmektedir?
* Aynı ortamda konuşan insanların sesleri birbirine neden karışmamaktadır?
* Ses iletiminde insanı hayrete düşüren mükemmellikler


İnsanı tefekkür ufkundan uzaklaştıran sebeplerden biri olan ülfet, hâdiseleri sıradan bir şeymiş gibi algılamamıza yol açar. Çoğumuz için uyumamız, yememiz, nefes alıp vermemiz, her sabah güneşin doğuşu, gökyüzünün maviliği, gecenin karanlığı ve semâyı süsleyen ay ve yıldızlar birer âdiyâttır. Ne kadar hassas bir ölçüde yaratıldığımızı, bakış açımızı değiştirip âdiyâttan saydığımız şeylerin üzerine dikkatimizi yoğunlaştırdığımızda ancak fark edebiliyoruz. Her an soluduğumuz havayı tefekkür ufkundan biraz incelersek, ona nice vazifeler yüklendiğini göreceğiz. Hayatımızı idame ettirebilmemiz için gerekli gazlarla donatılmış hava, bu hususiyetiyle seslerimizin muhatabımıza iletilmesinde de vazifelidir.

İnsana verilen beyan nimetinin bir tezahürü olarak ağzımızdan dökülen kelimeler, mu’cizevî hâdiselerin bir neticesidir. Konuşmaya karar verişimizden muhatabımızın mesajı almasına kadar geçen çok kısa sürede, şuur ve akıldan yoksun atomların davranışlarıyla izah edilemeyecek kadar kompleks mu’cizevî hâdiseler cereyan etmektedir. Ses naklinin sebepler plânında nasıl gerçekleştirildiğini biraz olsun anlamak için, hareketin elastik ortamlarda nasıl iletildiğini bilmek gerekir:

Katı hâldeki ve sıvı veya gaz hâlindeki herhangi bir maddenin esnekliği ne olursa olsun, bir kuvvet uygulanarak şekil değişikliğine uğratılırsa, o sahadaki moleküller, yaratılışları gereği yer değiştirir.
Bu yer değiştirmenin hemen ardından, ters yönde açığa çıkan tepki kuvvetiyle salınım hareketi ve titreşim başlatılır. Elastik ortamda yer değiştiren moleküller, ilk konumları etrafında, bu salınım hareketi vasıtasıyla titreşirken, komşu moleküllere de yer değiştirme kuvvetini aktarırlar. Sistemde ilerleyen yönde bir dalga hareketi açığa çıkar. Meseleyi daha anlaşılabilir kılmak için, bir yay üzerindeki yer değiştirme veya salınım hareketini inceleyelim:

Şekil 1’de görülen yatay doğrultudaki bir yayı çekip bırakarak uyguladığımız kısa süreli kuvvetin sebep olduğu yer değiştirme, yay boyunca ve hareket doğrultusunda iletilir. Yay üzerindeki her bir noktaya iletilen yer değiştirme kuvveti, bu noktaların ilk konumları etrafında kısa süreli bir salınım hareketinin meydana gelmesine sebep olur. Bu hareket neticesinde, yayın değişik noktalarında sıkışmalar ve genişlemeler gözlenir.

Gırtlağımızdaki ses telleri vasıtasıyla titreştirilen havadaki gaz molekülleri de benzer şekilde işletilen bir mekanizmayla sesi iletme vazifesini yerine getirir. Aradaki fark, moleküler yoğunluğun daha fazla olduğu katı ortam değil, daha az olduğu havanın istihdam edilmesidir.

Ses, boyuna dalga özelliğindedir. Bu tür dalgalarda ortamın yer değiştirmesi yayılma doğrultusundadır (Şekil 2). Su dalgaları gibi enine dalgalarda ise, ortamın yer değiştirmesi dalganın yayılma doğrultusuna diktir.

Kendilerine ulaşan ses dalgasını, yayılma doğrultusundaki komşu moleküllere ileterek vazifelerini tamamlayan hava molekülleri, eski konumlarına dönerler. Yaydaki sıkışma ve genişlemelere benzer şekilde, bazı yerlerde hava molekülleri yoğunlaşarak, basınç artarken, moleküllerin seyrelmesiyle bazı yerlerde de, basıncın düştüğü gözlenir. Sıkışmanın fazla olduğu yerlerde basınç yüksek, seyrek noktalarda ise basınç düşük olacaktır. Hava moleküllerindeki bu sıkışma ve seyrelme, hareket doğrultusunda periyodik olduğundan hareketin grafiği bir sinüs eğrisine benzetilebilir (Şekil 2). Hava hareketi yönündeki herhangi bir noktada açığa çıkan basınç miktarı, ses dalgasının o noktadaki şiddetini verir.

Havadaki moleküllerin sıkışma ve dağılmalarıyla ilerleyen ve basınç dalgası olarak tarif edilen ses, sonunda kulağa ulaştığında titreşimi, kulak zarına aktarılır. Kulak zarındaki titreşim örs, çekiç ve üzengi kemikleri vasıtasıyla kulak salyangozuna iletilir. Sinir hücrelerine ulaştığında ses dalgaları, tıpkı quartz kristallerine verilen piezoelektrik sinyal üretme hususiyetine benzer şekilde elektrik sinyallerine dönüştürülür. Beynin sesle vazifeli bölümlerinde analiz edilen, bu elektrik sinyalleri, mu’cizevî bir şekilde duyma hissinin yaratılmasında vazife alırlar. Bu işitme nimeti, öyle muazzam bir süreçtir ki, hava molekülleri ve sinir hücreleri vazifelerini icra ettikten sonra hiçbir ücret talep etmedikleri gibi, tatile de ihtiyaç duymazlar.

Ses dalgasının havadaki seyahati, 343 metre/saniye hızla (20 0C sıcaklıkta) gerçekleştirilir. Ses, moleküllerin titreşmesi yoluyla yayıldığından, yaratılışın kanunları gereği moleküllerin çok az olduğu veya hiç olmadığı boşlukta ilerleyemez. Gezegenler, yıldızlar ve diğer gök cisimleri arasında ses izolasyonunu sağlanmasında hava boşluklarına önemli vazifeler yüklenmiştir. Dolayısıyla boşluklar, başıboş değildir. Gök cisimlerinin çarpışması veya patlaması neticesinde meydana gelebilecek kıyametvarî seslerin, uzaydan atmosferimize iletildiğini farzettiğimizde, boşlukla sağlanan bu koruyucu tedbirin ne denli hikmetli bir tasarruf olduğu anlaşılır.

Suya atılan bir taşın etrafında bir dalga oluşur ve bu dalga taştan uzaklaşarak dairevî şekilde ilerler. Suya iki taş atılırsa, bunların sebep olduğu iki dalga, kesişme noktalarında girişime yol açar. Girişimden dolayı kesişim bölgesini geçtikten hemen sonra, su dalgalarının şekillerinin bozulmadığı ve her birinin kendi frekansında yoluna devam ettiği gözlenir. Ses dalgası da bu özelliklere sahip yaratıldığından, bir ortamda, farklı konumlarda konuşan insanların sesleri birbirilerine karışmaz.

Havada moleküller arasındaki mesafe, normal şartlar altında bir gaz molekülünün boyutunun
100 katı kadardır. Havadaki gaz molekül nispetinin düşüklüğüne rağmen, sesin bu kadar mükemmel ilerlemesi insanı hayrete düşürmektedir. Ses telleri, dil, diş ve dudak gibi çeşitli organlarla inşa edilmiş ses sistemi vasıtasıyla çıkarttığımız seslerin naklinde, her bir hava molekülü, üzerine aldığı hassas vazifeyi yerine getirirken âdeta bir telefon santrali gibi çalıştırılır.


Kategoriler

- bilim - teknoloji - insan - icat - uzay - dünya - güneş - fizik - bitki - bilgisayar - internet - yaratılış - bilim adamı - nasa - ay - atmosfer - su - iletişim - evren - gezegen - kanser - enerji - Işık - gen - kara delik - CERN - Yüzyılın deneyi - mucit - Nobel Fizik ödülleri - atom - beyin - deney - tarih - Ana Britannica - DNA - astronomi - oksijen - biyoloji - matematik - İcatlar - elektrik - zaman - telefon - genetik - yildiz - göz - virüs - bakteri - teori - cep telefonu

MollaCami.Com