Hayat | Konular | Kitaplık | İcatlar | İletişim

Akciğer

Kazılar sırasındada karşılıklı bir münasebet içinde bulunan veya muayyen bir gayeye uygun bir şekilde düzenlenmiş iki taşa
rastlandığında bunların çok eski zamanlarda yaşamış bir insanın eseri olduğu kanaatine varırız. Fakat bu taşların yanında bir
insan kafatası bulunursa, -ki taştan yapılan bir aletten namütenahi daha mükemmeldir- o zaman kafatasının şuur sahibi bir
varlığın eseri olduğu tasavvuruna yanaşmak bile istemeyiz. O kadar mükemmel bir şekilde yapılan kafatası veya iskelet, aklın
yahut şuurun tavassutu olmadan kendiliğinden veya tesadüfen oluşmuş. (I)
Allah'ı inkâr etmekte insan ne kadar inatçıdır, değil mi?

Vücudunuzda cereyan eden ve metabolizma âdı verilen hâdisenin yürümesi için alınan gıdaların, yakılarak enerji elde edilmesi gerekir. Gıdalarda depo edilmiş enerjinin açığa çıkması ise oksijenle yakılmasına bağlıdır. Bu bakımdan akciğerlerimiz, havadaki oksijeni rahatlıkla alabilecek tarzda bronş ve bronşçuklar şeklinde dallara ayrılmış, son kısımları ise alveol adı verilen küçük ve küre şeklindeki adacıklarla, çok geniş bir satıh teşkil edecek şekilde, süngerimsi bir yapıda yaratılmıştır. Böylece akciğerlerimiz 100-150 metrekare genişliğinde bir solunum yüzeyine sahip kılınmıştır. Tek tabakalı epitelden ibaret bu ince ve nemli organların solunumu rahat yapabilmesi için, dış ortamdaki havanın akciğer alveollerine geldiğinde, hiç toz parçası ihtiva etmemesi ve nemlenmiş olması gerekir. Zira kuru havanın içindeki oksijenin, alveollerin zarından difüzyonla kana geçişi çok zordur.
Yaratılmışın en mükemmeli olan insanın bütün organlarda olduğu gibi solunum sistemine ait organlar arasında da iş bölümü yapmıştır. Solunumun yapıldığı asıl yer akciğer alveolleri olduğu hâlde, havanın buraya gelinceye kadar geçeceği yolların da çeşitli hususiyetlere sahip olması gerekir. Burnumuzdan itibaren yutak, gırtlak, nefes borusu ve bronşlardan alveollere kadar uzanan bu hava yolları boyunca yerleştirilen çeşidi yardımcı organlarla teneffüs edilen havanın kalitesi ayarlanır ve akciğerlere gereken özellikte hava yollanır.

Teneffüs edilen havanın içinde her şeyden önce toz, duman v.s. gibi kirlilik yapan parçacıkların bulunmaması gerekir. Bu sebepten burun içindeki kıllar süzücü bir filtre gibi "yerleştirilmiş" olup havadaki parçacıkları mukus salgısı ile birlikte tutarlar.

Burun boşluğu içinde zikredeceğimiz en önemli yardımcı yapılar ise konka (conchae)'lardır. Havanın hem ısıtılması ve nemlendirilmesi hem de temizlenmesi işini yapan konkalar, harika bir şekilde burun içine yerleştirilmiş, üç adet kıvrımlı ve çıkıntılı organcıklardır. Bu çok kıvrımlı ve çıkıntılı, dolayısıyla geniş bir saha teşkil eden konkalar, çok zengin bir kılcal damar ağına sahiptirler. Bu zengin damar ağı sayesinde dışarıdaki soğuk hava ısıtılır. Normalde burun içi sıcaklığı 30-32 derecedir. Soluk alırken buruna giren hava önden arkaya ve yukarıya doğru yönelir, sonra arkaya dönerek nazofarinkse (burun-yutak yoluna) doğru kıvrılır. Buraya erişen havanın sıcaklığı 36-37 dereceyi, nem nispeti ise %75'i bulur. Bütün bu hadiseler 1/4 saniyede olur. Dakikada 6 litre hava burun deliklerimizden içeri girdiğine ve çıktığına göre, bu havanın ısıtılıp nemlendirilmek için en büyük vazife konkalara düşmektedir.

Peki hava ısıtılmadan direkt olarak akciğerlere gönderilseydi ne olurdu? Buna en iyi örnek trakeostomili hastalarıdır, (Kanser sebebiyle nefes borusu delinerek hava alması sağlananlar.) Bu hastalarda, nefes alıp vermede, burun devre dışı kalıp nefes borusundan açılan delik kullanıldığından, hava ısıtılmadan ve nemlendirilmeden, soğuk olarak alveollere yollanmaktadır. Bu durumda yaratılış kanunlarına ters düştüğünden özellikle bu hastalarda, akciğerlerin alt bölümlerinde hasar ve enfeksiyonlar sık görülmektedir,

Konkaların diğer önemli bir vazifesi de burun başlangıcındaki kılların tutamadığı çok küçük (5 mikrona kadar) toz parçalarını yakalamaktadır. Bunun içinde çok kıvrımlı ve dolambaçlı bir hava yolu olan konkalar içinde hava ilerlerken toz parçacıkları havadan daha ağır olduğundan bu virajlı yollarda ıslak ve yapışkan yüzeye çarparak tutulur. Nitekim kömürlü veya tozlu bir işte çalıştıktan sonra burun temizlendiğinde bu tür tozların çıktığı görülür.
Benzer bir sisteme, traktörlerin hava filtresinde de rastlanır. Traktörler daha çok tozlu tarlalarda çalıştığı için motoru soğutmak için alınan hava "S" harfi şeklindeki bir borudan geçirilir. Bu "S"nin kıvrım yerlerinin karşısına konulmuş yağ odacıkları havanın içindeki tozu yapıştırarak tutarlar. Bir iki ay içinde bu yağ, tuttuğu tozlardan dolayı çamur haline gelir.

Dakikada 6 litre havayı ısıtıp, nemlendiren ve içindeki tozlardan temizleyen Allah sayesinde teneffüs ettiğimiz hava, akciğerlerin kullanacağı şekilde hazırlanmakta, böylece rahatlıkla nefes alıp vermemiz mümkün olmaktadır.


Kategoriler

- bilim - teknoloji - insan - icat - uzay - dünya - güneş - fizik - bitki - bilgisayar - internet - yaratılış - bilim adamı - nasa - ay - atmosfer - su - iletişim - evren - gezegen - kanser - enerji - Işık - gen - kara delik - CERN - Yüzyılın deneyi - mucit - Nobel Fizik ödülleri - atom - beyin - deney - tarih - Ana Britannica - DNA - astronomi - oksijen - biyoloji - matematik - İcatlar - elektrik - zaman - telefon - genetik - yildiz - göz - virüs - bakteri - teori - cep telefonu

MollaCami.Com