Hayat | Konular | Kitaplık | İcatlar | İletişim
Tıp terimleri - E
E-
Edema: Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi.
E.E.G: Elektroansefalografi kelimesi için kullanılan kısaltma.
Efektör: Bir organizmanın uyarıya karşı reaksiyon gösteren vücut kısmı, örneğin kas.
Effekt: Tesir, etki.
Effektif: Etkili, tesirli.
Efervesan: Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen.
Effüzyon: Vücut boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon" iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir.
E.K.G: Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.
Ekinokok: Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.
Eklampsi: İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karakterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali.
Eklampsi t1: İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karakterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali
Eklampsi t2: Gebelerde plasentadan gelen toksinlerle oluşan bilinç kaybı ve konvulsiyonlarla birlikte seyreden tablo
Ekdoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen dış tabaka.
Eklem: İskelet sistemini oluşturan, iki yada daha fazla kemiğin birbirine eklendiği kısım.
Eko: Yankı.
Ekoensefalogram: Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi.
Ekokardiyografi: Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem.
Ekokardiyogram: Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge.
Ekolali: Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.
Ekoloji: Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı.
Ekosistem: Bir çevredeki canlı ve cansızların tümü.
Eklampsi: Gebelerde plasentadan gelen toksinlerle oluşan bilinç kaybı ve konvulsiyonlarla birlikte seyreden tablo.
Eksizyon: Bir dokunun çıkartılıp atılması.
Ektazi: Genişleme. Örn. Bronşektazi.
Ektoderm: Derinin en dış tabakası.
Ektopi: Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değil de, vücudun başka bir yerinde olması hali.
Ektropion: Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları.
Ektropium: Göz kapağının dışa dönmesi ve konjonktivanın açıkta kalması
Ekzama: Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru ekzama cinsleri de vardır.
Ekzoftalmi: Göz küresinin öne doğru büyümesi.
Elektroansefalografi: Beynin elektriki faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
Elektroforesis: DNA parçacıkları ya da proteinler gibi iri molekülleri, benzeri moleküllerle bir arada bulunduğu karışımlarından ayrıştırmakta kullanılan bir yöntem
Elektrokardiografi: Kalp adalesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi.
Embriyo: Yumurtanın döllenmesinden sonra, oluşan canlı taslağı.
Emülgatör: Besinlere katılan ve onların kararlı emülsüyon haline gelmesini sağlayan katkı maddesi.
Endokrinoloji: İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır.
Endoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen iç tabaka.
Endokard: Kalbin içini örten bir sıra yassı epitel dokudan oluşan zar.
Endokrinolog: Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi.
Endokrinoloji: İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır
Endokrin bez: İç salgı (hormon) bezi.
Endosperm: 3n kromozomlu besi doku.
Ensefalon: Beyin.
Entropiyum: Göz kapaklarının içe dönmesi.
Envazyon: Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir.
Enzim: Hücre içinde üretilen ve bütün hayat olaylarını başlatan, hızlandıran, protein yapısındaki Katalizör proteinlere verilen ad. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşme sürecini hızlandırır, ancak sürecin oluş biçimini etkilemezler.
Epitel: Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.
Erozyon: Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeysel yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir.
Epididimis: Erkek üreme sisteminde, testislerin üzerinde bulunan spermlerin olgunlaştığı ve kısa bir süre depolandığı yer.
Erepsin: Proteinlere etki eden ince bağırsak özsularında bulunan enzim.
Ergotin: Çavdar mahmuzu özütü. İlaç yapımında kullanılır.
E.coli: Küçük boyutlu gen yapısı dolayısıyla genetik hastalık göstermeyen ve laboratuarda kolaylıkla üretilen bir cins bakteri. Bu sebeplerden dolayı genetik çalışmalarda yaygın biçimde kullanılır.
Eşey: Cinsiyet.
Eşeyli üreme: Farklı iki eşey hücresinin birleşmesiyle bir canlı oluşması.
Eşeysiz üreme: Bir canlının özelleşmiş üreme hücrelerini meydana getirmeden tıpatıp atasına benzer canlıların oluşmasını sağlayan üreme şeklidir.
Etoloji: Canlıların davranışlarını inceleyen bilim dalı.